Nisan 07, 2008

ÇiLeK


Tam elime alıyorum kağıdı kalemi (yani eskidendi tabi o "tam geçiyorum klavyenin başına" artık) birşeyler yazmak için... İçimi dökmek için... Devamlı bir şeyler biriktiği için... Takip ettiğim bazı bloglar var herkes gibi... Eh devir blog devri ne de olsa =) Neysem diyeceğim o ki... Ne zaman favori yazarlarımı okusam benden önce içimden geçenleri yazmış oluyorlar bu aralar...
Bahardan mıdır nedir bilmem ki!!! Herkes mi aynı şeyleri hissediyor... Herkeste bir duygu karmaşası bu aralar... Ama güzel... Ben seviyorum kelimeler benden çıkmasa da bunları okumayı... Dalıp gitmeyi...
Bu aralar fazla dalıp gitmişim sanırım... Çalışmak lazım malum vize zamanı ama bende tık yok... Oturuyorum masa başına... Olmuyor yine olmuyor... Bir bakıyorum ohhhoooo ben dalmışım başka alemlere aşık mıyım neyim... Bu güzel mevsimde böyle güzel yağarken yağmur aşık olmakta gerekmiyor aslında dalıp gitmek için uzaklara... Ufak bir hayaliniz varsa uçup gidiyorsunuz işte... Ufak minik öle bişi işte...
Bugün Almora'yı dinledim ilk defa... Bir fotoğrafı görmemle başladı serüven sonra da tüm parçaları dinledim... Merak edenler olursa yandaki "Biraz müzik" bölümünden ulaşabilirler videolara... Özellikle "Su Masalı", "İyiler Siyah Giyer" ve "Princess of rain" benim hoşuma gitti... Hem dinlendim hem eğlendim...
Şimdi ne yapsam acaba?..
Not: Neden çilek fotoğrafı kısmına gelince... Yılın ilk çileğini yedim... Çilek demeye bin şahit gerekir ya... Tatsız, saman gibi bişi... Nerde eski minik minik kokulu çileklerimiz... Torbanın ağzını açtınız mı odayı bürütürlerdi... AH AH... özledim... Çilek...
Ufak bir Not daha: Bilenler bilmeyenlere söylesin "SaRı"dır benim rengim...


Hiç yorum yok: