Nisan 10, 2009

uÇuRTMaLaR

En sevdiği renk mor olan kadın
En sevdiği kelime ‘asi
En sevdiği oyun incitmek beni

Hıncı, çocukluktan kalma bir yara izi gibi

İpleri dolaşmış uçurtmalar misali
Ne beraber uçabildik, boşverip şu dünyayı
Ne gidebildik kendi yolumuza
Rüzgarda savruk, başına buyruk
Senle ben

Zamanı, yaralarla ölçen kadın
Geçmişiyle kavgalı
Gündüz isyankar
Geceleri Tanrı’ya sığınan kız çocuğu
Kırdığı kalpleri dizmiş ipe
Gene en büyük zararı kendine

En sevdiği ses, çocuk sesi
Güneşli, billur, neşeli
Oysa, yıllar var ki kendi
Anne olmayı istememiş
Çekip gidebilmek için bir gün
Geride ekmek kırıntıları bırakarak
Kuşlar yesin diye ayak izlerini
Kalmasın ne bir sızı ne kalp yarası



Sevişirken taşkın bir nehir
Öpüşürken kor bir alev
Uykusunda melek gibi masum
Bakmaya kıyamadığım
Kaç gece göğsünde uyuduğum
Ama beraber uyanamadığım kadın

İpleri dolaşmış uçurtmalar misali
Ne beraber uçabildik, boşverip şu dünyayı
Ne gidebildik kendi yolumuza
Rüzgarda savruk, başına buyruk
Senle ben

Her hasretten sonra
Başka başka sevdaların kollarında
Yemin etmişken bir daha konuşmamaya
Gene bulup birbirimizi
Sabahı olmayan gecelerde
Aldatma pahasına sevdiklerimizi
Ağlayarak seviştiğim kadın
Senle ben ipleri dolaşmış uçurtmalar misali

İpleri dolaşmış uçurtmalar misali
Ne beraber uçabildik, boş verip şu dünyayı
Ne gidebildik kendi yolumuza
Rüzgarda savruk, başına buyruk
Senle ben

Teoman

Hiç yorum yok: